Bu yazıda ne okuyacaksınız?
Hoca’nın rüzgar satması… Nasrettin Hoca’nın en sevdiği fıkralar arasındadır. Bugün, Edebiyat Çocuk olarak okurlarımıza bir Nasrettin Hoca fıkrası sunuyoruz…
Nasrettin Hoca Kimdir?
Hayatı hakkında çok fazla bilgi bulunmayan Nasreddin Hoca, 1208 – 1484 yılları arasında, Anadolu Selçukluları döneminde yaşamış efsanevi kişidir.
Nasreddin Hoca’nın gerçekte yaşayıp yaşamadığına dair tartışmalar vardır. Bunun yanında gerçekten yaşamış olduğuna dair bazı belgeler de bulunmaktadır. Bu belgelerden edinilen bilgilere göre Hortu köyünde doğmuştur.
Nasreddin Hoca burada temel eğitimini almış, Sivrihisar’da medresede eğitim görmüştür. Babasının ölümünden sonra memleketinde köy imamlığı görevini üstlenmiştir. Nasreddin Hoca, bir süre sonra Akşehir’e göç etmiştir. Aynı zamanda Akşehir çevresindeki yörelerde de kısa süreli bulunduğu düşünülmektedir.
Nasreddin Hoca Akşehir’de ölmüştür. Günümüzdeki Nasreddin Hoca Türbesi’ne gömülmüştür. Nasreddin Hoca’nın adına anlatılar hikâyeler ölümüyle aynı yüzyıl içerisinde ortaya çıkmıştır. İlerleyen zamanlarda onun adına anlatılan hikâye sayısı binin üzerine çıkmıştır.
Hoca’nın Rüzgar Satması
Hoca bir sene imamsız bir köye Ramazan imamı olur. Ramazan ayı bitince köylüler mahsulün o seneki kıtlığını ileri sürerek Hoca’nın hakkını yarıya indirmeye karar verirler. Tam harman zamanı olduğu için Hoca da kızar. “Ben de size rüzgâr vermem!” der. Hoca’nın rüzgar satması…
Harman yerine bakan bir tepeye kocaman bir hasır gerer. Hoca’nın şansı yaver gider; günlerce harman yerine poyraz uğramaz olur. Bir taraftan da kalın bulutlar havada görünmeye başlayınca, köylüleri bir telaştır alır. Köylünün biri sonunda pes ederek Hoca’ya gelir.
“Hoca’m, ben sana hakkının iki mislini vereceğim!” der. Hoca, köylünün gözünün önünde onun harmanına doğru hasıra parmağını sokup bir delik açar. Adam harmana gidince Allah’ın işine bak ki mükemmel bir rüzgâr bulur. Başlar harmanı savurmaya. Bunu gören diğer komşuları da harman yerine gelirler, fakat kendi harmanlarında rüzgâr bulamazlar. Harmanı savuran çiftçiden işi sorarlar.
Adam “Nafile uğraşmayın,” der. “Hoca’ya gidip hakkını verin, rüzgârı satın alın.”
Böylece her biri gider, Hoca’ya hakkını verir. Hoca da her birine hasırdan birer delik açar, en sonunda hasırı da kaldırıp atar. Artık hepsinin işleri yoluna girmiştir. Hoca oradan hakkını iki misli almış olarak kağnıya yükleyip köyüne giderken şöyle konuşur:
“Yüce Rabbim! Hak sahibi hakkını el ile alamazsa işte böyle yel ile verirsin!”
Bir Daha Allah ile Kulu Arasına Girme fıkrası için tıklayınız.