Bir Daha Allah ile Kulu Arasına Girme… Nasrettin Hoca’nın en sevdiği fıkralar arasındadır. Bugün, Edebiyat Çocuk olarak okurlarımıza bir Nasrettin Hoca fıkrası sunuyoruz…
Bir daha Allah ile Kulu arasına girme
Nasreddin Hoca, yaptığı her duadan sonra “Allah’ım bana yüz altın ver. Doksan dokuz altın versen, kabul etmem!” dermiş.
Nasrettin Hoca’nın, her an tekrarladığı bu dileğini duyan bitişikteki komşusu “Hoca’yı bir deneyeyim, bakalım ne yapacak?” demiş.
Ve bir gün, Nasreddin Hoca gene dua ederken bir kesenin içine tam doksan dokuz altın koyup penceresinden içeri atıvermiş. Nasreddin Hoca, duyduğu tıkırtı üzerine sesin geldiği yöne bakmış. İçi altın dolu keseyi görmüş. Hemen saymış: Tam doksan dokuz tane altın…
Nasreddin Hoca, ellerini açıp, Allah’a şükretmeye başlamış. “Şükür Rabbime. Doksan dokuzu veren Allah, yüzüncüyü de verir,” diyormuş.
Nasreddin Hoca’nın altınları kabullendiğini gören komşusu gizlendiği yerden çıkmış. Yaptığı oyunu anlatmış. Altınlarını geri istemiş. Nasreddin Hoca “Hadi git işine,” diye terslemiş komşusunu. “Onu bana Allah gönderdi.”
Komşu yalvarmış, yakarmış. Ama Nasreddin Hoca’yı, hiçbir şekilde ikna edememiş. Sonunda çaresiz “Öyleyse bu işi Kadı halleder,” demiş… “Hadi gidelim mahkemeye.”
Nasreddin Hoca nazlanmış, “Mahkemeye gitmesine giderim ama oraya gidene kadar binmek için güzel ve süslü bir at isterim. Cübbem de biraz eskicedir, Kadı’nın huzuruna bu kılıkta çıkmayı istemem. Çok güzel, samur bir kürk getirmelisin bana,” demiş.
Altınlarını kurtarmaktan başka bir şey düşünmeyen komşu, Nasreddin Hoca’nın teklifine “Kabul!” diye cevap vermiş.
Sonunda Nasreddin Hoca, çok güzel samur kürkü giymiş ve süslü bir ata binip mahkemeye gitmiş. Kadı’nın huzuruna çıkmışlar. Önce komşu anlatmış olayı. Sıra Nasreddin Hoca’ya gelince Hoca “Kadı hazretleri,” diye başlamış söze. “Bu adamda hiç kimseye on para kaptıracak bir göz var mı? Şunca yıllık komşumdur. Ne görse benimdir, der. Neredeyse, dışarıda, kapının önünde duran atıma, üstümde giydiğim kürküme bile sahip çıkacak.”
İşlerin gitgide sarpa sardığını gören komşu ağlamaklı “Tabii benim, bunların hepsi benim,” diye bağırmış.
Nasreddin Hoca, Kadı’ya dönmüş “İşte gördünüz…” demiş.
Kadı, bir Nasreddin Hoca’ya bakmış, bir de komşusuna. Onun yalancı olduğuna kesin inanmış. “Haydi, yıkıl karşımdan!” diye onu mahkemeden kovmuş.
Nasreddin Hoca, eve döndükten sonra büyük bir üzüntü içinde bulunan komşusunu çağırmış. Altınlarını, atını ve kürkünü ona geri verirken “Bu sana bir ders olsun komşum,” demiş. “Sakın bir daha Allah ile kulu arasına girmeye kalkışma!”