Ezop Masalları Tilki ile Leylek. En güzel Ezop Masalları… Eğitici ve öğretici masallar… Edebiyat Çocuk’ta bugün Ezop Masallarından Tilki ile Leylek…
Ezop Masalları Tilki ile Leylek
Karga ile Keklik 1 masalı için tıklayabilirsiniz.
Karga ile Keklik 2 masalı için tıklayabilirsiniz.
Bir varmış bir yokmuş. Bundan çok zaman önce güzel mi güzel bir orman varmış. Yeşili bir başka, havası ve suyu daha bir başkaymış. Bu ormanda ihtiyar mı ihtiyar bir tilki yaşarmış. Ama kurnazlığından hiçbir şey kaybetmemiş. Koca bir meşe ağacının gövdesinde otururmuş.
Günlerden bir gün, yaşlı tilkinin canı çok sıkılmış. Konuşacak birilerini bulurum diyerek ormanın içinde tıngır mıngır yürümeye başlamış. Az mı gitmiş çok mu bilmem ama, gittikçe gitmiş. Bir tek hayvanla karşılaşmamış. Tam umudunu kaybediyormuş ki bir hışırtı duymuş. Dönüp bakınca uzun mu uzun gagalı bir kuş, karşısında durmuyor mu? Leylekmiş bu. Tilki, ona yalnızlık çektiğini, saatlerce biriyle konuşabilmek için gezindiğini söylemiş. Leylek de canının çok sıkıldığından bahsetmiş. Tilki, “Sen yalnız, ben yalnız. En iyisi biz arkadaş olalım. Yarın bana oturmaya gelir misin? Yiyip içer, bir iki çift sohbet ederiz,” demiş.
Leylek kabul etmiş.
Tilki, daha fazla zaman kaybetmeden yola koyulmuş. Yarın için yemek hazırlıklarına başlamış. Bahçeden topladığı taze şifalı otlardan nefis bir çorba yapmak için kolları sıvamış.
Leylek, tilkinin bu kadar sevecen olmasına çok şaşırmış, ama söz verdiği için yola koyulmuş. Tilkinin evine yaklaştıkça mis gibi kokular gelmeye başlamış. Leylek, kokunun peşine düşüp tilkinin evini bulmuş. Kapıyı gagasıyla tak tak, diye çalmış.
Tilki, kapıyı açmış ve leyleği güler yüzle karşılamış. Leyleğin getirdiği çiçekleri evinin en güzel köşesine koymuş. Sonra koyu bir söyleşiye dalmışlar. Çoluk çocuktan, konu komşudan, ondan bundan konuştukça konuşmuşlar. Derken, bu arada tilki, sofrayı hazırlamış. Birlikte sofraya oturmuşlar. Leylek, uzun yoldan geldiği için çok yorgun ve açmış. Tilki, leyleğin önüne bir kepçe çorba koymuş. Koymuş koymasına da tabak düz olduğu için Leylek, bir yudum çorba içememiş.
Tilki, leyleğe bakarak kıs kıs gülüyormuş. Leylek, çok uğraşmış, sonuçta çorbayı içemeyeceğini anlamış. Bu duruma çok canı sıkılmış.
Leylek, “Kokusu çok nefis bir çorbaydı, eline sağlık,” deyip kalkıp evine gitmiş. Ama giderken de Tilkiyi yarınki gün için yemeğe çağırmayı unutmamış. Tilki, daveti kabul etmiş. Leylek, teşekkür ederek evinin yolunu tutmuş.
Leylek, yolda giderken şöyle diyormuş:
“Ah tilki, sen var ya sen, sana güvenmekle ne çok hata etmişim, yarın da ben sana bir oyun oynayayım da gör gününü.”
Leylek, güzel bir et yahnisi yapmış. Öyle güzel kokuyormuş ki, kokusu ormanın dört bir köşesini kaplamış.
Tilki, leyleğin evine gelmiş ve kapıyı çalmış. Leylek, sofrayı kurmuş. Upuzun, ince bir kabın içine yemeği dökmüş. Tilkinin önüne allı pullu bir sofra kurmuş. Kabın ağzı öylesine ince ve uzunmuş ki tilki, bir lokma bile yiyememiş. Ama Leylek, keyifle tilkinin karşısında yemeğini yiyip bitirmiş. Tilki, hala koklamakla yetiniyormuş. Tilki, kendi yaptıklarını hatırlamış. Leyleğe de bir şey diyememiş. Allahaısmarladık deyip evinin yolunu tutmuş.
Ezop Masalları Tilki ile Leylek
Herkes ektiğini biçer. Kişinin attığı her kötülük oku, bir gün döner, kendine isabet eder.