Beşizler-1 Andersen Masalları… En güzel masallar… Sizler için Edebiyat Çocuk ekibi olarak Andersen Masalları kitabında en çok beğenilen masallardan biri olan Beşizler masalını derledik.
Andersen Masalları Beşizler-1
Bir kabukta beşizler, yeşildiler. Kabuk yeşildi, ortalığı yemyeşil zannediyorlardı; dünyanın düzeni böyledir zaten. Kabuk büyüdü, bezelyeler büyüdü; düzene uyarak, düz çizgi halinde sıraya dizildiler. Güneş kabuğu ısıtıyor, yağmur şeffaflaştırıyordu. En güzel çağlarıydı. Bezelyeler durmadan irileşiyor, gittikçe fazla kafa yoruyorlardı. Bir şey yapmaları lâzımdı.
İçlerinden biri “Kaderimizde hep böyle hareketsiz durmak mı var bizim? Allah vere de kımıldamamak yüzünden sertleşip, kazık kesilmesek! Hâlbuki bu kabuğun dışında bir şeyler olması lâzım gibime geliyor benim,” dedi.
Haftalar geçti, bezelyeler sarardı, kabuk da öyle. Dünya sapsarı, diyorlardı artık; hakları da yok değildi. Birden bir sarsıntı hissettiler; bir insan eli kabuğu koparıp birçokları ile birlikte torbaya tıkmıştı. “Hah! hah! Artık bizi açacaklar,” dediler bezelyeler. Sevinçten kaplarına sığamıyorlardı.
İçlerinde en küçüğü “İçimizden hangimiz bu dünyada işini yoluna koyabilecek, bilmek isterdim,” dedi.
En irisi “İş olacağına varır,” diye kestirip attı. Çat, kabuk çatladı, beş bezelye dışarıya atladı. Kendilerini bir çocuğun avucunda buldular. Çocuk “Tam patlangacıma göre bezelyeler,” deyip birini oyuncağına sürüp attı.
Bezelye “Oh, dünyaya atıldım işte. Arkamdan yetişebilirseniz yetişin,” derken uzaklaşmıştı bile.
Fırlatılma sırası gelen ikinci bezelye “Ben,” dedi. “Dosdoğru güneşe gidiyorum. Orası güzel bir kabuğa benziyor, bana böylesi lazım.”
Arkadan gelen ikisi “Şöyle bir uyku kestirelim,” dediler. “Bu dünya ne gürültülü yer böyle! Kafamız çatladı!” Gene de çocuğun eline geçtiler; o da her ikisini birden fırlattı.
“Ne güzel,” dediler. “Birbirimize yardım eder, ötekilerden daha çok başarı elde ederiz.”
Sonuncusu, en irisi, en akıllısı “İş olacağına varır,” deyip komşu evin damına uçtu ve bir çatı penceresinin önündeki tahta aralığına kaydı. Orada biraz yosunla az bir toprak vardı. Akıllı uslu bezelye yosunun altına saklandı, Allah’tan gayrı kimseler onu orada görmedi. Bir defa daha “İş olacağına varır,” dedi.
Küçük tavan arasında yoksul bir kadın otururdu; gündeliğe gider, sobaları temizler, odun keser, daha birçok ağır iş görürdü. Çalışkan ve becerikliydi. Ama pek yoksuldu. Üstelik, tavan arasında bir yıldan beri hasta olan tatlı, nazlı kızcağızı yatardı. Sanki ne ölüyor ne diriliyor gibi bir hâli vardı.