Bebek Zürafanın Hayata “Merhaba”sı öyküsü… Kısa hikayeler, çocuk hikayeleri, en güzel hikayeler… Sizler için Edebiyat Çocuk ekibi olarak Ufuk Açan Öyküler kitabında en çok beğenilen hikayelerden olan Bebek Zürafanın Hayata “Merhaba”sı hikayesini derledik.
Bebek Zürafanın Hayata “Merhaba”sı
Ödenen Fatura öyküsü için tıklayınız.
Bir zürafa ne zorluklarla doğar bir bilseniz! Bebek zürafa anne rahminden üç metre yükseklikten aşağı, hem de sırtüstü düşer. Yeni doğmuş bebek zürafa birkaç saniye içinde yüzüstü döner ve ayaklarını kullanmaya çalışır. Dünyaya ilk bakışı böyle olur bebek zürafanın. Sonra silkinip üzerinden kalan doğum kalıntılarını atar. Şimdi sırada annesinden ilk şefkat dolu; ama bir o kadar da sert hayat dersini almak vardır.
Anne zürafa bebeğinin üzerine eğilir. Biraz bekler ve sonra ilk bakışta gaddarca görünen bir şey yapar: Bebek zürafayı ön ayaklarıyla tekmeleyip dürter ve onu ayağa kalkması için zorlar. Bebek zürafa kalkamazsa daha fena! Birkaç tekme daha yiyecek demektir. Kalkana kadar bu böyle tekrar eder. Bebek zürafa el mahkûm eninde sonunda bacaklarının üzerinde ayakta durmayı başarır.
Ama bebek zürafanın henüz çilesi dolmamıştır. Anne zürafa yeni bir ‘gaddarlık’ peşindedir. Bir tekmeyle yeniden yere düşürür bebek zürafayı. Neden mi? Ayağa kalkmayı unutturmamak için. Yaşadıkları vahşi hayata uyum sağlamaları için şarttır bu. Bu hayatta bebek zürafaların en güvendikleri yer annelerinin yanı ve sürüleridir. Sürüye uyum sağlayabilmeleri içindir annelerinin başta pek de iyi görünmeyen bunca çabası. En kısa sürede ayağa kalkmalarını sağlamak için… Aslanlar, sırtlanlar, leoparlar ve av köpekleri bebek zürafaları iştahla takip etmektedir çünkü. Bebek zürafa yürüyemezse bu iştahın kurbanı olacak demektir. Anne zürafa, bağrına taş basıp bu sert hayat dersini tüm şefkatiyle vermek zorundadır yavrusuna.
Ömrünü önemli kişileri inceleyerek ve onların biyografilerini yazarak geçiren Irving Stone insanlar için ise şöyle der:
“Tüm bu önemli şahsiyetlerin ortak bir noktası vardır: Onların hayatlarında hep peşinden koşacakları ve onları ayakta tutacak bir hedefleri ve hayalleri vardır. Bu insanlar defalarca darbeler yerler, yere yıkılırlar, karalanırlar ve yıllarca hiçbir şey elde edemezler. Ama yere yıkıldıklarında her zaman ayağa kalkarlar. Bu insanları yok edemezsiniz. Onlar çalışıp didinirler ve hedeflerine ulaşmaya çalışırlar. Hayatlarının sonunda yapmaya çalıştıkları şeyin ancak mütevazı bir kısmını başarsalar da asla yılmazlar!”
Şüphesiz bebek zürafalar gibi insanın da hedefine ulaşması kolay değildir. Yürümek için bebek zürafanın yediği tekmeler gibi insan da, amacına ulaşabilmek için zorlu ve sert engellerle karşılaşır. Ama başlangıçta zor ve acımasız gibi görünen bu engeller, aslında içinde insanı güçlendiren bir şefkat barındırır. Sadece önemli insanlar için değil; hepimiz için gereklidir bu engelleri aşmak! Sonu güzel olacaksa biraz tekme yemeye değer; öyle değil mi? Yine de zürafa olarak doğmadığımız için şanslı sayabiliriz kendimizi!
Ufuk Açan Öyküler isimli kitabı satın almak için tıklayınız.