Mis Kokulu Çiçek öyküsü… Kısa hikayeler, çocuk hikayeleri, en güzel hikayeler… Sizler için Edebiyat Çocuk ekibi olarak Ufuk Açan Öyküler kitabında en çok beğenilen hikayelerden olan Mis Kokulu Çiçek hikayesini derledik.
Mis Kokulu Çiçek-Ufuk Açan Öyküler
Dünya sanki üstüme üstüme gelirken, her gün yeni bir hayal kırıklığı yaşarken; kitabımı da alıp kendimi en yakın parka atmıştım. Heybetli bir söğüt ağacının altına sığınmışım. Ruh halimin de etkisiyle çatık kaşlı yüzümle kitabımın sayfalarını çevirmeye başladım.
Tam da tüm hayattan kopup sakince kitaba dalıp gitmeyi ve dertlerimi bir an olsun unutmayı arzularken; nefes nefese kalmış bir küçük çocuk ortamın sükûnetli havasını dağıttı. Önüme dikildi ve sanki tek derdim oymuş gibi heyecanla; “Bak, ne buldum!” dedi.
Elinde bir çiçek vardı. Hoş! Pek de güzel bir çiçek değildi; hatta yaprakları pörsümüş, perişan halde bir çiçekti. Çiçeğin hali nerdeyse benden daha acınasıydı.
Çocuğa beni rahat bırakıp çiçeğiyle birlikte oyununa dönmesini söyledim. Çok sert söylememeye çalışmıştım kendimce. Sonra hemen yine kitabıma döndüm. Ama çocuk bir türlü gitmek bilmedi. Geldi yanıma oturdu. Ne dese beğenirsiniz?!
“Amca çok güzel kokuyor. Çok güzel! Onu kokusu için kopardım. Bir de sana armağan etmek için!”
Perişan haldeki çiçeği, çocuğun yanımdan uzaklaşıp beni rahat bırakması için, elime aldım; “Aslında bu… Tam da aradığım çiçek!” dedim. Ama çiçeği elime vermek yerine havada tutmasıyla çocuğun gözlerinin görmediğini fark ettim.
Bir anda kendimden öyle utandım ki! Bu güzel çiçeği bana getirdiği için ona çok teşekkür ettim. Ettim etmesine; ama sesimin titremesine ve gözyaşlarıma mani olamadım.
Teşekkürüme; “Bir şey değil!” diyerek ve yüzünde koca bir gülümseme ile cevap verdi çocuk. Sonra yanımdan ayrıldı. Bana verdiği dersten habersiz; görmeyen gözleri fakat eksik olmayan gülümsemesiyle oyununa devam etti.
Bense kendime acıyarak sığındığım söğüt ağacının altında kendime şöyle bir baktım; hayatımda ilk kez görebildiğimi fark ettim. Göremeyen o küçük çocuk ise benim kendimi içine soktuğum sıkıntıyı fark etmişti. Gönül gözüyle görebilmiş; fark edebilmişti belki de…
Gözleri görmeyen bir çocuğun gözüyle baktım sonra dünyaya. Sorun dünya değildi; sorun bendim. Hayatımın bu anına kadar kör gibi yaşamıştım. O gün, o çocuğun verdiği çiçekle hayatın güzelliklerini görmeye ve bana verilen nimetler için şükretmeye yemin ettim.
O beğenmediğim, solgun çiçeği burnuma götürdüm. En güzel gül ancak böyle kokabilirdi! Sonra çocuğu hayranlıkla seyrederken yakaladım kendimi. O ise eline yeni bir çiçek almış bir başka insanın hayatını güzelleştirmeye gidiyordu. Mis Kokulu Çiçek öyküsü…