Andersen Masalları… Devedikeninin Başından Geçenler… Masalları en güzel masallar… Hans Christian Andersen “Kibritçi Kız, Küçük Claus ve Büyük Claus, Güzel Prenses ve Bezelye” gibi masalları içeren “Çocuk Masalları” kitabı ile ciddi bir başarı yakaladı. Masallarının bazılarında iyiliğin ve güzelliğin zaferine olan iyimser bir inanç açığa vurulurken; bazıları da oldukça acıklıydı ve kendi yaşamından güçlü izler taşıyordu. Sizler için Edebiyat Çocuk ekibi olarak Andersen Masalları kitabında en çok beğenilen masallardan biri olan Devedikeninin Başından Geçenler masalını derledik..
Andersen Masalları-Devedikeninin Başından Geçenler
Bir gün, artık karı koca olan genç çift, bahçede gezintiye çıktılar. Çit tarafından geldiler, güzel İskoçyalı taze gelin, tarlalara doğru baktı. “Aa!” dedi. “O koca devedikeni yine burada ama çiçeği kalmamış.”
Genç adam çiçeğin kurumuş çanağını göstererek “Şurada bir tane kalmış,” dedi. “Daha doğrusu hayaleti kalmış.”
Kadın “Yok, gene de pek güzel,” diye cevap verdi. “İkimizin resmini koyacağım çerçeveye benzerini işlesinler, alalım şunu.”
Delikanlı yine çiti aşıp, solmuş çiçeği koparmak zorunda kaldı. Diken her tarafına iyice battı. Hayalet dememişler miydi ona? Ama genç karısı memnun olduktan sonra varsın batsın, hiç aldırmadı. Kadın kurumuş çiçeği salona getirdi. Orada yeni evlileri gösteren bir tablo vardı. Resimde kocanın göğsüne bir devedikeni iliştirilmişti. Hem şimdiki çiçekten hem ötekinden çok söz ettiler. Sonuncusu gümüş gibi parlıyordu. Benzeri çerçeveye işlenecekti. Konuşulanları rüzgâr aldı götürdü.
Devedikeni “Hayat böyledir işte,” dedi. “Büyük kızım bir yakada yer buldu, son evladım yaldızlı çerçeveye kondu. Ya ben, beni nereye koyacaklar?”
Eşeğin bağlandığı yer uzak değildi. Eşek, devedikenine yan gözle baktı. “İyi olmak, rahat etmek, soğuktan korunmak istersen, gel karnıma gir, gel şekerim. Yaklaş, ben sana kadar gidemiyorum, yularım yetişmiyor,” dedi.
Devedikeni bu kaba teklife cevap bile vermedi. Gittikçe kederlendi. Düşüne taşına kendi kendine şu sonuca vardı: “Evlatlarım oldukları yerde rahat ettikten sonra, ben baba olarak şu çitin arkasında doğduğum yerde kalmaya razıyım.”
Son güneş ışını “Bu düşünceniz pek yerinde,” dedi. “Ödülünü görürsünüz.”
Devedikeni sordu: “Beni saksıya mı, yoksa çerçeveye mi koyacaklar?”
Son ışık kaybolmadan önce “Sizi bir masala koyacaklar,” diyecek kadar vakit buldu.