Müstezat nedir? Müstezat örneği. Divan edebiyatı nazım şekillerinden müstezad…. Klasik Türk şiiri… Nazım şekilleri… Nazım biçimleri… Müstezad örneği… Detaylar Edebiyat Çocuk‘ta…
Müstezat nedir? Müstezat örneği
Sözlükte “artmış, arttırılmış, çoğalması istenen” anlamları ile geçen müstezat, bir nazım biçimi ve edebi bir terim olarak kullanılmaktadır. Divan edebiyatı nazım şekillerinden birisi olan müstezatlar, tüm mısralarına bir küçük dize ilave edilmiş nazım şeklinin adıdır.
Müstezat nazım biçiminin özellikleri
Müstezat, konu açısından gazele benzemektedir. Aşk, şarap, ayrılık ve doğa vb. konular müstezat nazım biçimi ile kaleme alınan şiirlerde sık sık ele alınmıştır. Bunun yanı sıra dinî, tasavvufî konularla ilgili yazılan müstezatlar da vardır. Bu nazım şeklinin diğer özelliklerini şöylece sıralayabiliriz:
- Genel olarak gazelin ve kasidenin tüm mısralarına kısa bir mısra ilave edilmesiyle oluşmaktadır fakat söz konusu kısa mısralar “ziyade” ismini almakta, bundan dolayı mısra olarak kabul edilmemektedir.
- Kafiye düzeni genel olarak gazele benzemektedir: aa/ xa/ xa/ xa/ xa…
- Ziyade dizeler, ilave edildikleri dizeler ile kafiyeli olmaktadır.
- Aruzun belli bir kalıbı ile yazılmaktadır. Genel olarak aruzun “mef’ûlü mefâ’îlü mefâ’îlü fe’ûlün” kalıbı ile yazılan gazellerden türetilen ve beyitlerin dize aralarına “mef’ûlü fe’ûlün” kalıbı ile ilave edilen ziyade dizeler bulunmaktadır. Fakat nadiren de olsa başka aruz kalıpları ile kaleme alınan müstezatlar da bulunmaktadır.
- Divan şirinin sanatlı biçimlerinden biridir ancak çok fazla kullanılmamıştır.
- Türk şiirine Arap şiirinden geçmiştir. Bu nazım şeklinin edebiyatımızdaki ilk örneklerini Nesimi vermiştir. Şeyhi, Nevai, Necati Bey vb. pek çok şair de müstezat kaleme almıştır.
- Servet-i Fünûn şairleri bu nazım şeklinin bilinen vezin ve uyak sisteminde değişikliklere giderek serbest müstezat adıyla yeni bir nazım şekli üretmiştir.
Müstezat örneği
Bülbül yetişir bağrımı hûn etti figanın
Zabt eyle dehânın
Hançer gibi deldi yüreğimin tfğ-i zebanın
Te’sir-i lisânın
Ah eylemeğe başladı âyâ bu ne halet
Nolsun bu hararet
Bilmem yine bir derd mi var bülbül-i canın
Ol mürg-ü nihânın
Âh etse nola bülbül-i dil meşhedim üzre
Tâ mahşer olunca
Çok çekti gam-ı harını gülzâr-ı cihanın
Bu bâğ-ı fenanın
İzzet ne şeker çiğnedi tût? gibi bilmem
Açmış yeni bir söz
Reşk ile sulandı yine ağzı şuarânın
Sınf-ı fusehânın (İzzet Molla)