Kürk Mantolu Madonna özet, Sabahattin Ali Kürk Mantolu Madonna kitap özeti kısa nedir? Konusu, kahramanları, tanıtımı, özellikleri ve karakterleri nelerdir? Sizler için Sabahattin Ali’nin ölümsüz eseri Kürk Mantolu Madonna eserini hakkındaki tüm bilgileri derledik.
Bu yazıda ne okuyacaksınız?
Kürk Mantolu Madonna özet
Türk edebiyatının en önde gelen yazarlarından birisidir Sabahattin Ali. Yaşamış olduğu acı dolu hayatı, gizemli ölümü, kaleme almış olduğu roman, şiir ve öyküleriyle gönüllerde taht kurmayı başarmıştır. Aradan onlarca yıl geçmesine rağmen ünü günden güne yayılmış ve günümüzde halen en çok okunan yazarlar arasına girmeyi başarmıştır. Sizler için kitap özetleri sayfamızda bu kez Sabahattin Ali Kürk Mantolu Madonna özet yazımızı hazırladık.
Sabahattin Ali kimdir?
1907 yılında Eğridere’de doğan Sabahattin Ali, ilk hikâye ve şiir denemelerine Balıkesir’de başladıktan sonra İstanbul’daki edebiyat öğretmeni Ali Canip Yöntem’in desteğiyle ilk kez Akbaba ve Çağlayan dergilerinde şiirlerini yayımlamıştır. Anadolu’da kısa süre öğretmenlik yaptıktan sonra dil eğitimi için Almanya’ya gönderilmişti. Türkiye’ye döndüğünde Almanca öğretmeni olarak göreve başlasa da önce komünizm propagandası yaptığı iddiasıyla bir süre tutuklu kalmış, ardından ise Türk devlet yöneticilerini eleştirdiği iddiasıyla tekrar tutuklanmıştır. Bu dönemde memurluktan ihraç edilmiştir ancak Atatürk hakkında yazdığı bir şiirden dolayı yeniden devlet kurumlarında görevlendirilmiştir. Daha sonra yeniden aleyhinde açılan davalardan kurtulmak için yurt dışına çıkmaya çalıştığı esnada öldürülmüştür. Romanlarında uzun tasvirlerle ele aldığı sevgi ve aşk temasını, zaman zaman siyasi tartışmalarına gönderme yapan anlatılarla zaman zaman da toplumsal aksaklıklara yönelttiği eleştirilerle desteklemiştir. Kuyucaklı Yusuf (1937), İçimizdeki Şeytan (1940) ve Kürk Mantolu Madonna (1943) romanları Türkiye’deki edebiyat çevrelerinin takdirini toplayarak hem 20. yüzyılda hem 21. yüzyılda etkisini sürdürmüştür. (Wikipedia)
Kürk Mantolu Madonna konusu ve karakterleri
Kitabın başlıca karakterleri şu şekildedir:
- Raif Efendi
- Maria Puder
- Rasim
Kitabın anlatıcısı Rasim, kendi halinde yaşayan ve toplumdan dışlanan hisseder birisidir. Çalıştığı iş yerinde tanıştığı Raif Efendi’nin, ölmeden önce saklamaya çalıştığı hatıra defterine denk gelir. Raif Efendi’nin hatıratlarıyla ilerleyen kitapta, Raif Efendi ile Maria Puder arasında geçen dramatik aşk hikayesi anlatılmaktadır. Babasının isteğiyle Berlin’e giden ve oradaki bir sanat galerisinde hayran kaldığı bir tabloyla karşılaşan Raif Efendi, tabloda resmedilen kadın portresinin Andrea Del Sarto tarafından resmedilmiş “Madonna delle Arpie” adlı tablodaki Meryem Ana (Madonna) tasvirine benzediğini düşünür. Raif Efendi, daha sonra takıntı derecesinde hayran olduğu tablodaki yüzün sahibiyle karşılaşacaktır.
Kürk Mantolu Madonna özet
Kitabın anlatıcısı Rasim, işsiz kaldıktan sonra bir tanıdığı aracılığıyla iş bulur. Yeni iş yerinde pek kimse ile sohbet etmez. Kendi halinde ve içine kapanık bir yaşam sürer. Ancak aynı iş yerinde çalışan ve Almanca çevirileri yapan Raif Efendi Rasim’in hep dikkatini çeker. Raif Efendi neredeyse hiç konuşmamakta, kendisine verilen çevirileri özenle yapıp, bu çevirilerden arda kalan zamanlarda masasının çekmecesinde tuttuğu bir kitabı çıkarıp okumaya dalmaktadır.
Günler Raif Efendi’nin bu sessiz, içine kapanık, merak uyandırıcı hal ve davranışlarını gözlemlemekle geçer. Herkes Raif Efendi için “sessiz, hiç konuşmaz, yıllardır buradayım ama onun hiç konuştuğunu görmedim, yaptığı Almanca çeviriler de son derece kötü” gibi yorumlarlar yaparak hakkında ileri geri konuşmaktadır. Bu konuşmalar Rasim’in kafasını karıştırır ancak hiçbirine kulak asmaz. Çünkü Rasim’de Raif Efendi’ye karşı bir sempati oluşmuştur. Yaşlı ve kendi halindeki bu adamın, sırlı yüzünde birçok hikâye taşıdığını düşünmektedir.
Bir gün Raif Efendi hastalanır ve işe gelemez. Ancak şirket yazışmalarından birinin acilen çevirisinin yapılması gerekir ve bu yazıyı Raif Efendi’ye ulaştırmak gerekmektedir. Rasim, yazıyı alıp Raif Efendi’nin evinin yolunu tutar. Anlatıcı, eve girer girmez gördüğü manzara karşısında, Raif Efendi’nin suskunluğunun nedenini bir çırpıda anlar. Bu zavallı, yaşlı adam oldukça kalabalık bir evde -tıpkı işyerinde olduğu gibi- sürekli ezilmektedir ve üstelik görünen o ki, bu kalabalık aile Raif Efendi’nin beğenmedikleri maaşı ile geçinmektedir.
O günden sonra Raif Efendi ve Rasim daha çok yakınlaşırlar. İlerleyen zamanlarda Raif Efendi hastalanır ve işe gidemez olur. Rasim, onun bütün eşyalarını toplayıp yanına gider. Raif Efendi, siyah hatıra defterini özenle saklamaya çalışır. Bu durum Rasim’in dikkatinden kaçmaz ve gizlice açıp defteri okumaya başlar. Defter, Raif Efendi’nin anılarıyla doludur.
Raif yıllar önce çalışmak için Almanya’ya gitmiştir. Burada birçok sanat sergisini gezer. Yine bir gün bir sergiyi gezmektedir. Galerideki resimleri tek tek inceler ve birçoğunun sıradan oldukları kanaatine varır. Ta ki, Maria Puder adlı sanatçının “Kürk Mantolu Madonna” adlı oto portresini görene kadar…
Raif Bey, bu portreden çok etkilenir. En ince ayrıntısına kadar portreyi inceler. Her ayrıntı Raif’i Kürk Mantolu Madonna’ya biraz daha yakınlaştırır. Her an o portreyi düşünmeye başlar. İşyerinde, kaldığı pansiyonda, yemek yerken, çalışırken, gece gündüz her an, Kürk Mantolu Madonna aklındadır. Raif, artık neredeyse her gün o resim sergisine gitmekte, sergi salonunun kapıları kapanana kadar o resmin karşısında donup kalmaktadır. Her geçen gün yeni bir detay keşfetmekte ve o resme hayranlık duymaktadır. Raif’in bu ardı arkası kesilmeyen ziyaretler galeri çalışanlarının dikkatini çekmiş onu şaşkınlıkla izlemelerine neden olmuştur. Bir gün, yine Raif’in aynı resim karşısında donakaldığı anlardan birinde, bir kadın yanına sokulur ve alaycı bir tavırla resimdeki kadını birine benzetip benzetmediğini sorar. Ancak Raif, utana sıkıla ne diyeceğini bilemeyerek kadının yüzüne bakamadan bir cevap vermeye çabalar. Bu sırada ağzından gayrı ihtiyari “anneme benzettim” cümlesi çıkar.
Bir gece Raif, pansiyondaki Hollandalı dul Frau Tiedemann ile birlikte dışarı çıkıp gece yarısı sarhoş bir halde pansiyona dönerlerken bir kadın görür. Kadını Kürk Mantolu Madonna’ya benzetir ve telaşla peşinden gider ancak onu bir türlü yakalayamaz. Bu yüzden onu gerçekten görüp görmediği konusunda tereddüde düşer. Çünkü Kürk Mantolu Madonna onun için bir hayal gibidir.
Günlerdir etkisi altında kaldığı bu kadının bu basit gece kulübünde keman çalıp, şarkı söyleyen biri olduğunu görür. Merakla kendisini seyre dalar. Kürk Mantolu Madonna’nın gösterisi sırasında göz göze gelirler ve kadın Raif’i gözleriyle selamlar. Gösterisini bitirir bitirmez Raif’in masasının önüne gelir tanışırlar. Raif’in yanına oturur. Raif’in karşısında oturan hayranı olduğu Kürk Mantolu Madonna adlı otoportreyi yapan Maria Puder’in ta kendisidir.
O günden sonra Raif Efendi ile Maria Puder arasında bir ilişki başlar. Ancak Maria Puder sıklıkla kendisinden bir umut beslememesi gerektiğini vurgular. Bunlara rağmen birlikte zaman geçirmekten çok zevk alırlar. Raif Efendi Maria Puder’e aşık olur ancak Maria Puder ona aşık olmayı denediğini ancak olamadığını söyler.
Seni seviyorum. Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum.
Daha sonra Raif Efendi Maria Puder’e ulaşamaz. Hastanede olduğunu öğrenir. Günlerce hastaneyi ziyaret eder. Ardından Maria Puder eve çıkar. Raif Efendi günlerce ona evde bakar. Maria, bir gün Raif’in o gün işe gitmemesini ve kendisiyle kalmasını ister. Raif bu isteği yerine getirir. Birlikte zaman geçirirler, Maria yine ve bu kez kendinden emin bir halde Raif’e kendisini sevdiğini anladığını söyler. Artık ikisi de mutludur. Haftalar sonra Maria kendini toplar ve birlikte dışarı çıkıp gezmeye başlarlar. O günlerde Raif, pansiyona gitmeyi bırakmış Maria ile birlikte kalmaya başlamıştır. Ancak bir gün eşyalarını almak üzere pansiyona uğrar. Eşyalarını toplarken hizmetli kız, Raif’e Türkiye’den gelen bir telgraf verir. Eniştesi tarafından yazılan telgrafta babasının öldüğü, gelip fabrikanın başına geçmesi gerektiği yazılıdır.
Raif, eve döndüğünde durumu Maria’ya anlatır. Raif’in Türkiye’ye dönmesi gerektiğine dair ortak bir karar alırlar. Maria, Raif’e kendisinden haber bekleyeceğini ve ne zaman nereye çağırırsa geleceğini söyleyerek gitmesinin doğru olacağının altını çizer. Raif, işlerini düzene soktuğunda Maria’yı da yanına aldıracağının sözünü vererek Türkiye’ye döner.
Bir süre mektuplaşırlar, birbirlerine neler yaptıklarını anlatırlar. Maria Raif’in Türkiye’ye dönüşünün bir ay kadar sonrasında annesini de alarak Berlin’e döner. Hatta Maria bir mektubunda Raif’e bir sürprizi olduğunu ancak bunu yanına geldiğinde açıklayacağını yazar. Gel zaman git zaman Raif, yaşadığı evi Maria için yeniden dekore ederken, ansızın Maria’dan gelen mektuplar kesiliverir. Hatta aylar sonra ona yolladığı mektuplar Raif’e iade olunur. Raif, hüsran içinde senelerce ondan habersiz yaşar. Maria’nın başka birini bulduğunu ve kendisini unuttuğunu düşünerek, eski içine kapanık haline geri döner. Evlenir, yaşamdan elini ayağını çekerek çoluk çocuğa karışır. Babadan kalma mal varlığını kardeşleri ve enişteleri yüzünden kaybeden Raif, bir şirkette çevirmenlik yapmaya ve tüm aileyi buradan kazandığı parayla geçindirmeye başlar.
Yıllar sonra İstanbul’da bakkal dönüşü Maria’nın kuzeni, Almanya’daki pansiyon arkadaşı Frau van Tieddemann ile karşılaşır. Yanında da küçük bir kız çocuğu vardır. Yıllar önce Maria’nın öldüğünü ve arkasında, kim olduğunu bilmedikleri bir Türk’ten olma bu küçük kızı bıraktığını anlatır.
Raif Efendi Frau van Tieddemann’ın yanındaki küçük kızın kendi kızı olduğunu anlar. Ancak ne yapacağını bilemez bir halde, trene binen küçük kızın ve Frau van Tieddemann’ın ardından bakakalır. Raif, pişmanlıkla işte o gün günlük tutmaya ve bu günlüğe içini dökmeye başlar. Bütün yaşadıklarının ardından söyleyebildiği tek şey: “Böyle olmayabilirdi.” olmuştur.
Günlüğü okuyan Rasim, Raif efendinin iç dünyasını, yıllardır sürdürdüğü suskunluğunun nedenini anlayıverir. Rasim, bir gecede okuduğu günlüğü söz verdiği üzere Raif Efendi’nin gözü önünde sobada yakmak üzere evine götürdüğünde ailesinden acı haberi alır. Raif Efendi aynı suskunlukla aralarından ayrılmıştır.