Dirse Han Oğlu Boğaç Han, yiğit bir delikanlıdır. Çocuğu olmayan Dirse Han yaptığı yardımlarla ve halka iyi davranmasıyla bir çocuk sahibi olmuştur. Boğaç Han büyür, kahramanlıklar yapan bir insan olur, Bayındır Han’ın boğasını yener. Ama Dirse Han’ın adamları Boğaç Han’ı kıskanır ve babasını dolduruşa getirerek Boğaç Han’ı öldürtür. Edebiyat Çocuk olarak, bugünden itibaren Dirse Han Oğlu Boğaç Han destanını parça parça vereceğiz. (wikipedia)
Dirse Han Oğlu Boğaç Han Destanı 1
Bir gün Kam Gan oğlu Han Bayındır, yerinden kalkmıştı. Şam işi otağını yerin yüzüne kurdurmuştu. Yaptırdığı gölgeliği gökyüzünü tutmuştu. Yerin her köşesine bin çeşit halı serilmişti. Hanlar hanı Han Bayındır, vakti belli olan günlerde ulu Oğuz kişilerini bir arada toplar, konuk eyler, muhteşem ziyafetler verirdi.
İşte o günlerden birinde Kam Gan oğlu Han Bayındır, âdeti üzere ziyafet sunmak istedi. Bunun için, attan aygır, deveden buğra (erkek deve), koyundan koç kestirmişti. Şölen yerinin bir tarafına kara otağ, bir köşesine ak otağ, bir köşesine kızıl otağ kurdurup, “Oğlu, kızı olmayanı kara otağa yerleştirin, altına kara keçe döşeyin, kara koyun yahnisinden önüne koyun, yerse ne iyi, yemezse, kendi bilir, bırakıp gitsin… Oğlu olanı ak otağa, kızı olanı kızıl otağa yerleştirin. Oğlu kızı olmayanı Allah sevmemiş ki, biz nasıl kabul edelim,” demişti.
Oğuz’un uluları, yavaş yavaş gelip toplaşmaya başladılar.
Meğer, Dirse Han derler bir koca beyin oğlu, kızı yoktu. Hayıflanıp dururdu.
Serin serin tan yelleri estiğinde,
Sakallı bozca çayır kuşu öttüğünde,
Sakalı uzun müezzin ezan okuduğunda,
Yüğrük atlar sahibini bulup kişnediğinde,
Aklı karalı seçilen çağda,
Göğsü yahşi koca dağlara gün vurunca,
Bey yiğitlerle, cilasunların birbirine koyulduğu çağda…
Gün doğarken, Dirse Han yerinden kalktı, kırk yiğidi ile beraber, Bayındır Han’ın şölenli sohbetine geldi.
Bayındır Han’ın koca ve güzel yiğitleri oğulsuz kızsız Dirse Han’ı şanına yakışır biçimde karşıladılar. Tutup kara otağa getirdiler, altına kara keçe döşediler, kara koyun yahnisinden getirip önüne koydular. “Bayındır Hanımızdan buyruk böyledir…” dediler.
Dirse Han dedi ki: “Benden altta nice ünsüzleri ak otağa, kimilerini de kızıl otağa kondurdu, neden beni kara otağa kondurdu, işlemiş olduğum suçum mu vardır?”
Dediler: “Bayındır Hanımızın buyruğudur bu. Oğlu kızı olmayanı Tanrı hoş görüp sevmemiştir ki, biz mi hoş görüp sevelim?..” demiştir.
Dirse Han doğruldu: “Hadi yiğitlerim, davranın, bu içimi karartan kusur, ya bendendir yahut helalimdendir,” dedi.
Dirse Han, evine geldi. Helaline dedi, bakalım ki hele ne demiştir:
“Beri gel başımın bahtı, evimin tahtı,
Evden çıkıp yürüdüğünde selvi boylum,
Topuğunda döklüm döklüm kara saçlım,
Kurulu yaya benzer çatma kaşlım,
İki badem sığmayan dar ağızlım,
Kavunun yemişim düveleğim, Görüyor musun neler oldu?
Bayındır Han yerinden kalkıp buyruk etmiş: Bir köşeye ak otağ, bir köşeye kızıl otağ, bir köşeye kara otağ diktirmiş. ‘Oğulluyu ak otağa, kızlıyı kızıl otağa, oğlu kızı olmayanı kara otağa yerleştirin, kara keçe altına döşeyin, kara koyun yahnisinden önüne bırakın. Yerse ne iyi, yemezse kendi bilir, bırakıp gitsin. Her kimin ki oğlu kızı yoksa Tanrı onu kabul etmemiş, biz nasıl kabul edelim,’ demiş. Söyle ey hatun: Senden midir, benden midir,
Ulu Tanrı bize bir topaç oğul vermez nedendir?” dedi, devam edip söyledi:
“Han kızı yerimden kalkayım mı?
Yakan ile boğazından tutayım mı?
Kaba ökçemin altına atayım mı?
Kara polat öz kılıcı elime alayım mı?
Öz vücudundan başını keseyim mi?
Can ne hoş imiş sana bildireyim mi?
Al kanını toprağa dökeyim mi?
Han kızı, sebebi nedir, söyle bana?
Korkunç gazap ederim şimdi sana.”
Dirse Han Oğlu Boğaç Han Hikayesi’nin ikinci bölümünü okumak için tıklayınız!