Dirse Han Oğlu Boğaç Han Destanı… Dirse Han kimdir? Dede Korkut Hikayelerinin en beğenilen öykülerinden birini sizin için derledik.
Dirse Han Oğlu Boğaç Han Destanı 5
Dirse Han Oğlu Boğaç Han Destanı’nın dördüncü bölümünü okumak için tıkla.
Dediklerini yaptılar. Dirse Han, yaya, o alçaklar atlı olarak kâfir ellerine yöneldiler. Dirse Han’ın esir olduğundan öteki ulu Oğuz beylerinin hiç haberi olmadı.
Allah’tan ki, bu kötü haberi Dirse Han’ın hatunu duymuştu. Derhal gelip oğluna haber verdi:
“Görüyor musun ay oğul, neler oldu.
Sarp kayalar oynamadı yer oyuldu.
O kırk hain senin babanı yakalayıp ak sicimle kalın boynunu sıktılar, hayli eziyet edip dövdüler, onlar atlı önde, baban yaya arkada, düşman ellerine yöneldiler. Hadi aslan oğul, sen baban gibi yapma, baban sana acımadı, sen ona acı, kendi kırk yiğidini yanına al, kâfir diyarına yürü, babanı esirlikten kurtar!..” dedi.
Boğaç anasının sözünü ardına atmadı, ak kirişli sert yayını yanına aldı, kara kılıcını kuşandı, yüğrük atına atlayıp, kırk tane koç yiğidiyle beraber babasının ardından koştu.
Alçaklar, bir münasip yerde içki içip eğleniyorlarken Boğaç’ı gördüler, “Oğlunu da yakalayıp birlikte kâfire teslim edelim,” dediler.
Dirse Han bakalım ne dedi:
“Kırk yoldaşım aman, Tanrı’nın birliğine yoktur güman. Şu ellerimi çözün, kopuzumu bana verin, şu yiğidi geri döndüreyim, bana ne ederseniz edin, ama ona bir kötülük etmeyin.”
Lakin, gördüğü yiğidin kendi oğlu olduğunu bilmedi.
Alçaklar, Dirse Hanın elini çözüp kopuzunu kendisine verdiler. Han’ım bakalım neler söylemiş:
“Boynu uzun yüğrük atlar gider ise benim gider,
Senin de içinde bineğin var ise yiğit, söyle bana,
Savaşmadan vuruşmadan alıvereyim dön geri,
Ağıllardan on bin koyun gider ise benim gider.
Senin de içinde şişliğin var ise söyle bana,
Savaşmadan, vuruşmadan alıvereyim dön geri.
Katarlardan kızıl deve gider ise benim gider,
Senin de içinde deven var ise yiğit, söyle bana.
Savaşmadan vuruşmadan alıvereyim dön geri,
Altın başlı otağlar gider ise benim gider.
Senin de içinde otağın var ise yiğit, söyle bana,
Savaşmadan vuruşmadan alıvereyim dön geri.
Ak yüzlü, ela gözlü gelinler gider ise benim gider,
Senin de içinde nişanlın var ise yiğit, söyle bana.
Savaşmadan vuruşmadan alıvereyim dön geri,
Ak sakallı kocalar gider ise benim gider.
Senin de içinde ak sakallı baban var ise yiğit, söyle bana,
Savaşmadan vuruşmadan kurtarayım dön geri.
Benim için geldin ise hay yiğit, oğulcuğumu öldürmüşüm,
Bana yazık değil, sana yazık, dön geri.”
Oğul Boğaç, babasının bu sözlerine karşılık şunları söyledi:
“Boynu uzun yüğrük atlar gidiyorsa senin gider,
Benim de içinde bineğim var.
Bırakamam kırk alçağa,
Katarlardan kızıl deve gidiyorsa senin gider.
Benim de içinde devem var;
Bırakamam kırk alçağa,
Ağıllardan on bin koyun gidiyorsa senin gider.
Benim de içinde etliğim var,
Bırakamam kırk alçağa,
Ak yüzlü ela gözlü gelin gidiyorsa senin gider.
Benim de içinde nişanlım var,
Bırakır mıyım kırk alçağa,
Altın başlı otağlar gitmekteyse senin gider.
Benim de içinde odam var;
Bırakır mıyım kırk alçağa,
Ak sakallı kocalar gitmekteyse senin gider.
Benim de içinde bir aklı şaşmış, bilmesini unutmuş
Kocamış babam var,
Bırakır mıyım kırk alçağa…”
Boğaç, kırk yiğidine el salladı, çok şiddetli bir savaş oldu. Kiminin boynunu gövdesinden kopardı, kimisini esir eyledi, babasını kurtardı, yurduna geri döndü.
Dirse Han, işte burada oğlunun sağ olduğunu anladı. O kadar mutlu oldular ki sevinçten gözyaşları döküp iyice sarılıştılar, baba oğul koklaştılar. Dirse Han’ın hatunu Han kızı, oğlu ile kocasının gelişini karşıladı, ikisini birlikte görünce ulu Allah’a şükretti. Açlar doyurdu, kurbanlar kestirdi, yetimler sevindirdi, çıplaklar donattı.
Hanlar Hanı Dirse Han, oğluna beylik verdi.
Dedem Korkut destan okudu, deyiş söyledi:
“Onlar da bu dünyaya geldi geçti;
Kervan gibi kondu göçtü,
Onları da ecel aldı, yer gizledi.
Ölümlü dünya yine kaldı,
Gelimli gidimli dünya!
Son ucun ölümlü dünya.
Kara ölüm gelince geçit versin.
Sağlıklı, esenlikli devletini Allah daim etsin.
Dua edeyim Han’ım hey, taşkın akan güzel suyun bitmesin.
Koşar iken doru, boz atın tökezlemesin.
Ak sakallı babanın yeri, mekânı cennet olsun.
Yüce Allah, seni kahpelere esir kılmasın Han’ım hey!..”