Defne Ongun Müminoğlu… Renkgiller Serisi, Çılgın Sörfçüler ve daha nice çocuk kitaplarının başarılı yazarı. Edebiyat Çocuk ekibi olarak sizler için Defne Ongun Müminoğlu ile çok keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Yazmaktan okumaya, çocukların dünyasını anlamaktan çocuk edebiyatının ne olduğuna kadar merak edilen birçok soruyu kendisine sorduk. Keyifli okumalar dileriz.
Defne Ongun Müminoğlu Söyleşisi
Söyleşi: Cihangir Defterdar
Öncelikle Edebiyat Çocuk ekibi olarak söyleşi talebimizi kabul etmenizden dolayı duyduğumuz memnuniyeti dile getirmek isteriz. Okurların, yazarların ve daha da önemlisi genç çocuk edebiyatı yazar adaylarının merak ettiği soruları sizlere yöneltmek istiyorum.
Ben teşekkür ederim 🙂
- Defne Ongun Müminoğlu kimdir diye bir soru sorsak; geçmişte kurduğu hayallerin şimdi neresinde? Geleceği dair hayalleri ve planları neler? En yalın halinizle kendinizi tanıtacak olsanız neler derdiniz?
Çocukken veteriner olmak isterdim 🙂 Bakın şimdi neler yapıyorum 🙂 Şaka bir yana, hep insanlarla ve insan için bir şeyler yapabileceğim çalışmalarda yer almak ve dinamik bir yapıda var olmayı istedim. İş hayatımda attığım adımlar da bu çerçevede oldu. İşe yaramak ve güzel iş ortaya çıkarmak sanırım öncelik. Birilerini gülümsettiğimde mutlu olanlardanım.
- Yazma merakı ilk ne zaman başladı? Bu merakta hepimizin hayatında yer edinmiş olan değerli yazar İpek Ongun’un etkisi nedir?
İpek Ongun benim için “annem.” Yazan, okuyan, kendini sürekli geliştiren, her durumdan olumlu bir bakış açısıyla çıkmayı başaran ve daha pek çok özelliğiyle beni ve ablamı etkilemiş, bizlere örnek olmuş kişi. Yazı hayatının ve kitapların doğal olarak hayatımızda olması annemin ve babamın bol kitap okuması, aile büyüklerimizle olan sohbetlerin de kitap çerçevesinde dönmesi bizleri farkında bile olmadan bu dünyaya soktu. Ablam bambaşka bir meslek seçti. Ve iş hayatını buna göre planladı. Bense çok sevdiğim profesyonel hayatıma es verdiğim bir aralıkta yazı keyfimi kendim dışındakilerle paylaşma noktasına gelebildim.
- Tuzak bir soru soralım o zaman. Peki İpek Ongun’un kızı olarak bilinmek mi yoksa “Çocuk Kitapları Yazarı Defne Ongun Müminoğlu” olarak bilinmek mi?
İpek Ongun’un kızı olarak bilinmek asla bir yük değil, büyük gurur ama açıkçası kitaplarımın farklı bir yaş grubuna hitap ettiği de göz önüne alınarak kendim olarak anılmayı tercih ederim.
- Çocuk edebiyatı ülkemizde henüz gelişmekte olan bir alan. Ayrıca birçok yerde halen tanım sorunu yaşanıyor. Çocuk edebiyatını siz nasıl tanımlarsınız? Size göre çocuk edebiyatının mutlaka olmazsa olmazı nelerdir?
Çocuk edebiyatı denilince çok ciddi tanımlar ve anlatımlar olduğu gibi, “çocuk işi” “ne var ki” yaklaşımı da mevcut. Bana göre çocuk edebiyatı çocuk için yapılmalı. Duru, açık fikirli, ufuk açan, yol gösteren, eğlendiren, düşündüren, onları farklı hayal dünyalarına götüren, aynı zamanda gerçeği gösteren, çaktırmadan öğreten eserler sunmalı. Tek bir şablona oturtulması gerektiğini düşünmüyorum. Ancak ortaya çıkan eserin kaliteli ve özenle hazırlanmış olması çok önemli. Çünkü çocuklarımız gerçekten en iyisini hak ediyor.
- “Çocukların dünyası keşfetmek, yetişkinler için adeta su içmek gibidir.” Bir hayli manalı ve bir o kadar da iddialı bir söz. Okurlarımız için bu benzetmeyi biraz daha açabilir misiniz?
Bunu nerede söylemişim acaba? 🙂
Ama doğru. Şöyle ki, çocukluğumuzu bir noktada unutuyoruz. Ciddi ve sıkıcı oluyoruz. Omuzumuza binen sorumluluklar, iş hayatındaki yarış, (artık ve giderek artan şekilde) iş dışı hayattaki yarış, birbirine şüpheyle yaklaşma hâli, kendini sürekli kollama ihtiyacı, endişeler… Hepsi bizleri özümüzden, “insan” olmaktan uzaklaştırıyor aslında. Ne zamanki çocukların dünyasını keşfediyoruz ve o dünyayı “hatırlıyoruz”, o zaman doğallık, şeffaflık, oyun, renk, eğlence, samimiyet tekrar bizi buluyor. O zaman da insan kana kana bu suyu içmek istiyor. O kurumuş ruha iyi geliyor çocuklar.
- Peki, sizce çocuk kitabı yazarlarının toplum karşısında bir sorumluluğu var mı? Özellikle sosyal medya kullanımı ve diğer platformlarda çocuk kitabı yazarlarının öncelikli dikkat etmesi gereken noktalar sizce nelerdir?
Bence her bireyin topluma karşı sorumluluğu var. Mesleğinden bağımsız olarak… Tabii bu biraz da insanın kendisine ve karşısındakine duyduğu saygıyla orantılı.
Çocuk kitabı yazarı oldunuz diye her şeyi doğru yapmanız beklenemez. Onlar da düşer kalkarlar. Onlar da hatalı davranabilirler. Ancak söz konusu çocuklar ve çocuklara örnek teşkil etmek olduğunda, kitaplarında aktardıklarıyla gerçek hayattaki yaklaşımları tutarlı olmalı diye düşünüyorum.
Örneğin ben Burcu ve Berk ile Sağlıklı Besleniyorum kitabının yazarı olarak sosyal medyada sürekli kendimi abur cubur yerken paylaşırsam burada bir tutarsızlık olur gerçekten. Öte yandan ben hiç dondurma yemeyecek miyim? Tabii ki yiyeceğim 🙂
Kısacası, hepimizin sosyal medya paylaşımlarının o insanlarla karşı karşıya geldiğimizdeki olası tavrımızla örtüşmeli diye düşünüyorum.
- “Sadece deftere yazar sonra bilgisayara geçerim”, “Uğurlu battaniyemi kuşanmadan asla yazamam” gibi birtakım yazma ritüelleriniz var mı? Daha çok hangi ortamda yazmayı tercih ediyorsunuz?
Oradan oraya hareket eden biriyim. Önce şemalar çizerim. Sayfa sayfa. Sonra posterlere geçerim. Fotoğraflar bulur, keser yapıştırırım. Sıkılınca bırakır, ortamı güzelleştirir, tekrar başlarım. Bütün akışı gözümde gördükten sonra ancak bilgisayarın karşısına geçerim. Uzun ve çok da kolay gelmeyen bir süreç yaşıyorum. Doğada, özellikle sessiz bir koydaysam çok daha verimli çalışıyorum. Zihnim çok daha berrak oluyor.
- Onlarca yayımlanmış kitabınız bulunmakta. Bir o kadar da taslak veya üzerinde çalıştığınız vardır diye tahmin ediyoruz. Peki sizin için bu eserlerden hangisi daha kıymetli? Hiç böyle bir ayrım yaptınız mı?
Onu hiç yapamıyorum. Her biri diğerinden özel – benim için tabii. Bu, “Hangi çocuğunuzu daha çok seviyorsunuz?” gibi bir soru.
- Yakın zamanda yayımlanacak ya da üzerinde çalıştığınız projeler var mı? Varsa birazcık ipuçları alabilir miyiz?
Var var. İki yazarlı bir çalışmamız var. Hem de çok yakında size çıkıyor müjdesi verebileceğim. Benim için son derece keyifli bir çalışma oldu. Umarım okurlarımızın da hoşuna gider 🙂
- “Çocuk kitabı nasıl yazılır?” sorusu, yazar adaylarının yanıtını merak ettiği en önemli sorulardan. Yazar adaylarına ne gibi tavsiyeler vermek isterseniz?
Çocuk kitabı yazmak için çocuk dünyasını tanımak, sevmek, kendini biraz orada bulmak benim için olmazsa olmaz. Ben çocuklara gerçekten saygı duyuyorum. Ve onları hayranlıkla izliyorum. Söylediklerini can kulağıyla dinliyor, duyuyorum. En azından bu yolda çaba sarf ediyorum.
Bununla birlikte çocuklar için yazacak yazar adaylarının onlara aktarmak istedikleri bir konu olmalı diye düşünüyorum. Yani niye yazmalılar? Bu kime ne ifade edecek? Çocuklara nasıl bir fayda sağlayacak? Bunu bence kendileri çözümlemeli ve ondan sonra harekete geçmeliler.
Kitaplarımda bir şekilde bir öğreti, bilgi akışı olduğu için ben çok ön araştırma yapıyorum. Bu, belki de en çok zamanımı alan şey. Ama büyük de bir keyif. Dolayısıyla yazacakları türe bağlı olarak bol araştırma yapmaları gerekebilir. Bunu da göze almak ve hakkını vermek lazım.
Ve tabii bol bol çocuk kitabı karıştırmak, okumak hem keyifli hem de son derece önemli bir antrenman 🙂